28 Haziran 2014 Cumartesi

Dost ve Nefret


     Nefretin ne kadar kötü bir tadı var böyle.

     Yalnızlığın, unutulmanın. Bir zamanlar dostum dediğin insanlar tarafından bırakılmanın. Belki de daha kötüsü; bizzat o insanların senin arkandan iş çevirmeleri. Suratına ne kadar kolay gülümserler. Ne güzel gelirler yanına “Kardeşim nasılsın?” diyerek seni gördüklerinde. Ama sen bakmıyorken diğer dostlarını elinden almak için, seni yalnız bırakmak için ne kadar çaba sarf ederler öyle.

     Ben şeytanla dost oldum, canım yandı. Nefreti tattım.

     Git buradan, dedim ona. Beni bırakmasını istedim. Şeytanın dostluğu lazım değildi bana. Güvenecek adam istiyordum ben yanımda. Ama fark edememiştim ki ben, o şeytanı yanımda tuttuğum birkaç dakikada o dostlar da gitmişti benim yanımdan.

     Ben hata yaptım. Şeytanı aramıza aldım, canım yandı. Nefreti tattım.

     Şeytan bilmezdi iyilik, yardım. Umursamazdı o ne düşündüğünü. Öyle görünürdü, aldan diye. Bilemezdim ki onun en kötü anımda, en büyük kavgamda bana yardım etmek yerine gidip beni en sevdiklerimden, en yakınlarımdan, dost bildiklerimden uzaklaştırmak için eline geçmiş her kozu kullanacağını. Beni, benim dostlarımla yakınlaşıp, aramızı bozmak için kullanacağını.

     Peki o dostlara daha sonra ne yapacaktı? Onlar şeytanı bilmiyor, bana inanmıyor. Nefrete çok uzak.

     Şimdi ise hayatımda ilk defa elimi kana bulmak için bu denli bir istek var içimde. Şeytanı öldürmek, bu dünyayı temizlemek için. Sadece kendi eğlencesi için başkalarının neler yaşadığını, neleri kaybettiğini umursamayan o varlığı bu dünyadan uzaklaştırmak için.

     Nefret benim bir parçam artık. Şeytan ben oldum.

     Ama bir yanım da hâlâ insan; bir yanım hâlâ zayıf.

     Ben o bıçağı alamam elime. Son veremem şeytanın varlığına.

     Acaba o dostlar ne yapacak? Fark ederler mi bu gerçeği?

     Belki de şeytanın derdi sadece bana, benim acıma.

     Ben şeytanı dost bildim, acı çektim. Nefreti tattım.

     Acaba ne olacak o dostlara, şeytan onların yanında.

     Ben hâla insanım, zayıfım, yapamam.

     Son veremem bu varlığa, onlar tarafından kucaklandığı sürece.

     Ben o dostlardan uzağım ama şeytan hâla yanımda.

     Gülüyor, eğleniyor. Ve beni her görüşünde “Kardeşim nasılsın?” diyor bana.

     Canım yanıyor. Nefret ediyorum. Sevemedim ben bu hissi.


     Özlüyorum o dostları, ama şeytan var arada.